Tuesday, June 9, 2015

2015 Türkiye Genel Seçimleri Yeni Bir Geleceğin Sinyallerini Veriyor

Geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen genel seçimleri öncelikle AKP ve ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın destekçileri için büyük bir hüsranla sonuçlandı. Daha önceki makalemde Türkiye’nin politik sisteminin Putinleşmesi konusunda da değindiğim gibi seçimler sonrası ülkenin başkanlık sistemine doğru bir geçiş gösterip göstermeyeceği herkes tarafından merakla beklenen bir konuyu oluşturuyordu. Çıkan sonuçlara göre AKP, 2011 seçimlerine göre %9 oranında oy kaybederek genel oyların sadece % 40.8’ine sahip oldu. Buna göre Türk milletinin 13 yıldan beri iktidarda olan partinin süregelen planlarına karşı geldiği ortaya çıktı. AKP, 2002 yılından bu yana ilk defa mecliste yer alacak 276  milletvekili sayısıyla iktidarda kalacak tek parti olma özelliğini de kaybetmiş oldu.

 Source Hurriyet 


Seçim gecesinin en büyük neşesi ise HDP’nin kazandığı %13 oy oranı oldu. HDP’nin bu başarısının arkasında gücü yadsınamayacak olan parti lideri Selahattin Demirtaş ve çok iyi yönetilen seçim programıyla kendisini destekleyen parti yetkilileri yer alıyor. Sosyal ve politik adaletin yalnızca Kürtler için değil, toplumdan dışlanan ve ötekileştirilen kadın ve LGBT toplulukları gibi diğer tüm oluşumlar için varolacağını dile getiren HDP, sosyalistler ve çevrecilerle koalisyon kurarak tüm kesimlerin sosyal ve politik haklarının güvence altına alınacağı sözünü vermişti. Büyük bir özveri ve sıkı çalışma programıyla yoluna devam eden HDP, imkansızmış gibi görünen bir durumu lehine çevirip %10 seçim barajını açarak çoğunlunu Kürtlerin oluşturduğu milletvekilleriyle meclisteki yerini almayı başardı.


Ayrıca Erdoğan’nın başkanlık sistemine karşı çıkan diğer bir parti olan CHP’nin süregelen seçmen oylarından bir kısmının HDP’ye geçtiği görülse de %25 sabit oy oranıyla bu seçimlerde de sahip olduğu yeri korumayı sürdürdü. Erdoğan’ın seçim kampanyasında takınmış olduğu milliyetçi tavır beklenmedik bir şekilde AKP’nin oylarının bir kısmının MHP’ye geçmesine neden olarak partinin %16 oy oranına ulaşmasını sağladı. Bu durum aynı zamanda Erdoğan’ın Kuran üzerinden yürüttüğü politikaların AKP’nin tutucu Kürt seçmenleri tarafından artık ilgiyle karşılanmamasının da bir göstergesi oldu.

Peki AKP nerede yanlış yaptı?

Erdoğan, Gezi Parkı olaylarından bu yana kendi partisi içerisinde yer alan farklı düşünceleri bastırmak için elinden gelen her türlü yolu denedi. Aslına bakılırsa 2013 yılında patlak veren yolsuzluk olayları sonucunda Erdoğan yandaşlarının yardımıyla büyük bir duvar kurarak korku ve nefreti toplum içerisinde yaymaya devam etti. Tüm bunlara ek olarak seçim süresince konuşmalarında düzenli olarak Ermenileri, Yahudileri, eşcinselleri ve Gülencileri aşağılayan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu gölgelemeyi ve dışlamayı sürdürdü. Bunun yanı sıra Erdoğan’ın toplum içerisinde kutuplaşmayı artıran söylemleri Türk vatandaşlarının artık bu durumdan sıkılmasına ve sorunların büyümesine neden oldu. Bu yaklaşımın, Türkiye ekonomisinin günden güne güçlendiği zamanlarda işe yarayabileceğini vurgulasa da şu an için aynı etkiyi yaratamadığı ortaya çıkmış oldu.
  
Diğer yandan Ahmet Davutoğlu, Erdoğan’ı ve onu destekleyen basını durduramayacağını fark ederek Erdoğan destekçileri ile güçlü bir denge kurma parti içerisindeki duyarlı ve ılımlı politikacıların yanında yer alma yolunu seçti. Erdoğan’ın hiçbir şekilde kontrol altına alınamayacağı; öte yandan Erdoğansız bir AKP’nin politik etkisinin ise bir işe yaramayacağı kolayca anlaşılıyor. Yolsuzluk döneminde AKP’nin ılımlı üyelerinin söz konusu kanunsuzluğa ve Erdoğan’ın tutarsızlıklarına karşı hiçbir ses çıkarmamaları, seçmen kaybetmelerine yol açtı.  Dolayısıyla bu seçimlerde, hem AKP’nin sessiz kalan parti üyeleri hem de Türkiye bir kez daha yeni bir dönüm noktasına girmiş oldu. AKP yetkilileri, Erdoğan’ın başkanlık sistemi planlarına karşı olduklarını kesin bir üslupla dile getirmezlerse partinin karanlık bir geleceğe doğru sürüklenmesi söz konusu olabilir. Özetle CHP, MHP ve HDP’nin Erdoğan’ın ilerlemesini desteklemeyeceğini varsayarak AKP’nin koalisyon hükümeti kurmasının önüne geçeceği görülüyor.

Şimdi ne olacak?

Şu an için ileride neler olacağını kestirmek oldukça zor. Ancak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu seçim sonrası konuşmasında MHP ve HDP ile koalisyon kurulabileceğinin sinyallerini verdi.  Zor görünse bile Türkiye’de geçmişte dönemlerde de garip koalisyonlar gerçekleştirildi. Siyasal analist Serkan Demirtaş seçimler üzerine kaleme aldığı makalesinde, söz konusu koalisyonun ancak Erdoğan’ın şu anki pozisyonunun zayıflamasında ve belirli koşullarda gerçekleşebileceğini dile getirerek bu büyük koalisyonun ileriki dönemlerde daha düşük seçim barajı oranı kabulünü ve ülkenin giderek normalleşebilmesi için diğer yasal değişikliklerin uygulanmasını sağlayabileceğine değindi.

Bana kalırsa gelecekte olabilecekler üzerinde daha kesin konuşabilmek için en az birkaç haftanın geçmesi gerekiyor. Deneyimlerime dayanarak konuşmam gerekirse politikacıların zafer sonucu kazandıkları güç sonrası aşırı sayılabilecek hamlelerde bulunabileceklerini gözlemledim. Bu durumun bitmesi gerekiyor. Doksan gün içerisinde gerçekleşebilecek bir erken seçim AKP için bir olasılık olabilir. Ancak ikinci bir seçimin daha da ileriye giderek parti içerisinde büyük bölünmelere yol açacağı şeklinde bir varsayımdan endişelenmek için de bir neden bulunmuyor.

Şimdilik, Türkiye’yi daha parlak bir geleceğe taşıyacakları ve geçmişte açılan yaraların hızla iyileşmesine katkıda bulunacaklarını düşünerek HDP’yi kutlamak istiyorum. Erdoğan’ın bu seçimlerde ortaya çıkan sonuçları benimseyerek başkanlık sistemi yolunda fazladan güç kazanmak için herzamanki tutumunu terk edeceğini düşünmek büyük bir yanılgı olacağı için hiçbir şey kolay olmayacak.

Bu arada son derece üzücü bir gelişmeyi de paylaşmak istiyorum. Seçimlerden bir süre önce gerçekleşen HDP mitingine yapılan saldırıda iki kişi hayatını kaybetmiş ve biri ağır olmak üzere birçok kişi yaralanmıştı. Bu yazıyı bitirmeme az bir süre kala ne yazık ki ağır yaralanan kişinin de hayatını kaybettiğini öğrenerek bir kez daha bazı şeylerin bedelinin çok ağır ödendiğine şahit oldum. Bu durum aslında hiçbir şeyin kolay olmadığını apaçık ortaya koyuyor. Her şeye rağmen, bir grup Türkiyeli üniversite hocası ve öğrencileriyle NewYork’ta seçimleri izlerken televizyonda yer alan farklı konuşmacıların yüzündeki rahatlamayı farketmeden edemedim. Belki de Gezi Parkı olaylarından bu yana ilk defa herkes için yeni bir umut doğdu. En azından seçim sonuçları gelecekte daha güzel günlerin görülebileceğini; daha iyi bir gelecek için yeni umutların yeşerebileceğini gösteriyor.




No comments:

Post a Comment